AlpaycaMedya
Sariodalar'dan Seçme Yazılar...
İlk Yazı ve de AŞK ! / YAZI
Mayıs 2008
Kaynak : KIRKLARELİM NET
Kırklarelim.Net'te ki ilk yazımla karşınızdayım. Öncelikle bana bu köşeyi tahsis eden site yönetimine buradan teşekkür ediyorum... Merak edenler olabilir; 3 paket bulgur, 2 paket Baldo prinç, 15 litre mazot karşılığı bu siteye transfer oldum:-) Şaşırdınız mı?
Bulgur, prinç, mazot deyip geçmeyin, bugünlerde fiyatı en fazla yükselen ve degeri artan şeyler bunlar! Bir de tabi Kırklarelim.Net var, tahminim onun da değeri artıyor sizin gözünüzde her geçen gün... İnternet dünyasında yeniliğe açık, her zaman güncel ve içeriği zengin siteler rağbet görmekteyse eğer Kırklarelim.Net'in de degeri artıyor diye düşünmek yanlış olmasa gerek...
İlk yazımızın bu giriş faslını kısa tutup konumuza geçsek iyi olur sanırım:-) İlk yazımın konusu öyle bir konu olmalı ki her okuyanın ilgisini çekebilmeli ve gönül tellerinde bir titreşim oluşturmalı diye düşündüm ve az konuşulan bir konuyu işlemek istedim:-) Günümüzde aşk ve sevgi... Biliyorum bu konuda çok yazıldı çizildi, günümüzde sahte aşkların revaçta olduğu, aşkın da bir meta olarak alınıp satıldığı falan da filan... Bunlar görsel ve yazılı basında-medyada zaman zaman yer bulan konular. Ama biz sizinle gelin gerçek aşk nasıl olmalı ve her insan hayalindeki aşkı nasıl yaşayabilir ondan bahsedelim! Uyar mı:-) Uymaz diyenler varsa yazının bundan sonraki kısmını okuyup zamanlarını kaybetmesinler onlara tavsiyem, tv'yi açıp; izdivaç evlilik gibi programları izlesinler çünkü bir gün gelecek kendilerini orada bulacaklar yalnız kalıp! İzlesinler de insanların hallerine gülsünler yada ağlasınlar! Bu da ayrı bir yazı konusu tabiki! Kendinden 20 yaş büyük saçlarına ak düşmüş adama soruyor kadın talip; evin var mı? tarlan var mı? Maaşın var mı? Adam da buna karşılık; hepsi var, gel benle evlen sana otomobil bile alırım diyor:-) Her şey alışveriş olmuş! Toplumun ufak bir yansıması olarak gösterilebilir aslında bu tür programlar! Hayatımızda da yaşadığımız şeyler degil mi bunlar! Kız ailesine bir çocuğu çok sevdiğini söylüyor, ailenin ilk sorduğu nasıl bir aileden?, kumarı içkisi var mı? aranızda gerçek bir sevgi var mı oluyor!!! Tabiki öyle sormuyor:-) Bundan 30 sene evvel öyle soruluyordu belki aileler ama şimdi aynı kelimeleri kullanarak şöyle soruyor:-) Kimlerden bu çocuk? (demek istiyor ki: hangi zengin aileden), kötü alışkanlığı var mı? (Dürüst mü? Kimseyi çarpmıyor, köşe olmuyor mu? :-) bu devirde nasıl geçineceksiniz kızım:-) ), seni gerçekten seviyor mu? (Prensesler kadar güzel kızıma tek taş yüzük alıp mutlu ettimi cimcime mi hiç:-) Evet arkadaşlar biraz abartı, karamizah ta olsa, bu söylediklerimizde bir gerçeklik payının mevcut olduğunu siz de düşünüyorsunuzdur sanırım...
Aşk nedir sizce? Bir kendinize sorun bakalım, aşkın tanımını nasıl yapacaksınız? Ben de aşkın tanımını bazı düşünürlerden almak istedim ve şöyle bir araştırdım, geçmişten günümüze aşk nasıl tarif edilmiş diye... (Araştırdım derken google sagolsun!)
■ Aşk, yüreklerden gökyüzüne kadar uzanan ateşten bir merdivendir. E.GEİBEL
■ Aşk, yepyeni kalabilen eski bir masaldır. H.HEİNE
■ Aşkın gelişi, aklın gidişidir. ANTOİNE BRET
■ Beni az, ama uzun sev. MARLOWE
■ Aşk, geceyi bile gün ışığına boğabilir. A. SALLE
■ Sevmeyi bilmeyen, ölmeyi de bilmez. ANONİM
■ Aşk, sürekli bir mutluluktur. GEORGE SAND
■ En tatlı gelen sevinç ve en kötü gelen acı aşktır. BAİLEY
Bütün bunları okuyunca aşkın ne olduğu hakkında kafam iyice karıştı diyebilirim! Birisi aşkı en kötü acı olarak degerlendirirken, bir diğeri geceyi gündüze çevirebilen, hayatımızdaki karanlıkları, aydınlığa ulaştırabilecek bir güç yada duygu olarak nitelemiş! Demek ki her insanın aşktan anladığı, yaşadıkları oranında şekilleniyor diyebiliriz... Aşk ulvi bir duygudur, aşk vermektir almaktan ziyade, aşk duymaktır yüreginde onu hissetmektir ve onu kendinden önceye koymak yani kendini degil önce onu düşünmektir!
Bunlar da benim aşkla ilgili düşüncelerim...
Tabi biz burada aşkı sadece bir yönüyle degerlendirdik, insanların insanlara yani karşı cinse olan aşkından bahsettik ama aşkı sadece bu alanda sıkıştırıp bırakamayız tabiki! Yaratıcıya olan aşk, yaşadığımız topraklara olan aşkımız, yetiştiğimiz beldeye, şehre olan aşkımız, bu listeyi daha da uzatabiliriz tabiki...
Günümüzde yaşanan, aşk diye tabir ettiğimiz şeylere baktığımızda, biz bir ilişki yaşıyoruz buna aşk diyoruz ve kısa sürede o ilişki bitiyor, aşkımız bitti diyoruz, sıradaki ilişkimize geçiyoruz:-) bir başkasıyla çıkmaya başlıyoruz yine aşık olduğumuzu iddia ediyor ve aşk yaşadığımızı söylüyoruz ve o ilişkimizde bitiyor! Ben buna aşk yolculuğu diyorum, hangi durak uygunsa orada noktalayacagız bu yolculuğu! Peki diğer duraklarda aşka küskün insanlar bıraktığımızın ve kendimizin de yıprandığımızın farkına hiç varıyor muyuz? Tabiki yeni insanlar tanıyacağız, ilişki yaşayacağız ama her yaşadığımız ilişkimiz daha olgunlaşmadan ve gerçek anlamda bir sevgi doğmadan niye birbirimize; aşık oldum sana, seni seviyorum, seni dünyada bırakmam diyor karşı tarafı da gerçek olmayan sevgimize inandırıyor ve daha kısa bir süre önce seni bırakmam dediğimiz kişiyi birden bırakıyor terkediyor ve onun da aşka olan inancını kırıyor yok ediyoruz!!! Bunu hiç düşünüyor muyuz acaba? Hayatımızı bir ilişki çöplüğüne dönüştürmek mi bize haz veren, kırık kalpler kulübüne bir kaç kişiye daha üye ettirmek mi gayemiz! Bunları sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum...
Yazılacak daha çok şey var bu konu hakkında ama yerim müsait degil:-) Kırklarelim.Net bana bi kaç sayfa daha verirse bol bol yazarım:-) Bu da işin şakası tabiki... Gelecek yazılarımızda bu konuya devam edebiliriz. Ben sizin de bu konu hakkındaki düşüncelerinizi, yaklaşımlarınızı, yorumlarınızı merak ediyorum... Umarım yorum yazmaktan geri durmazsınız, hani forumlarda yapılan bir geyik vardır ya 'emeğe saygı' yazarlar yorum yapılsın diye, ben de istiyorum ki bu konu ilgi alanınıza girmese bile bir kaç şey karalayın! Karalayın ki takip edildiğimizi, okunduğumuzu yani kısaca sizin de oralarda bir yerlerde olduğunuzu hissedelim yani aynı noktada, Kırklarelim.net web sayfasında! Kırklarelim.Net yaşamın ortak noktasında yine başka bir yazı da buluşabilmek dileğiyle...
Yüreğinde bir nebze olsun sevgi barındırabilen, güzel insanlara selam olsun...
01.05.2008
Kirklarelim.net
Edirne'de hafta ici her sabah bir ses yukseliyor, Edirnelileri gune hazirlayan civil civil bir ses... Edirne'nin populer radyosu RadyoMola'da Haftaici 08:00-12:00 arasinda dinleyenlere pozitif enerji sacan bu güzel sesin sahibi Hülya Cörekci... Hülya radyoculuga suan calistigi RadyoMola'da baslamis ve her sabah programina ilk zamandaki heyecani duyarak basladigini itiraf ediyor... O sonradan heyecanini kaybeden yayincilardan degil anlayacaginiz:-) ilk gunden bu yana yayincilik hayatinda heyecanini kaybetmedigini ve her programa baslarken ayni heyecani duydugunu ve zaman zaman o heyecandan kaynaklanan hatalar da yaptigini ama dinleyiciye hissettirmeden kazandigi deneyimle hatalarini duzelttigini de vurguluyor. Bu heyecan, elbette bir acemi radyocunun yasadigi heyecan degil, dinleyicisine kaliteli bir program sunmanin telasi icinde olan mukemmelliyetci bir program sunucusunun heyecani olsa gerek diye dusunuyoruz... Sunu goruyoruz ki, Hulya dinleyicisine cok deger veriyor ve hic bir dinleyicisini kiramiyor. Cogu zaman gelen sms'lerdeki sarki istekleri sebebiyle, kendi hazirladigi sarki listesinin disina cikip dinleyicisinin isteklerine oncelik verdigini anlatiyor bize Hulya ve "programi biz onlar icin hazirliyoruz ve ilkemiz de dinleyicimizi mutlu etmek ve programin gidisatina onlarin da katkisini saglamak" diye ozetliyor... Hulya'nin programi'ndan her yastaki insanin zevk almasi mumkun... Populer muzik parcalarini dinlerken bir de bakiyorsunuz ki sanat muziginden en guzel ornekler yeralmaya basliyor Hulya'nin programinda! Gunun en guzel saatlerinde (10:30-11:00) ruhumuzu dinlendiren sarkilarla kulagimizin pasi silinmis oluyor boylelikle... Hulya'dan bu kadar bahsetmisken, Hulya'yi dinleyiciyle bulusturan RADYOMOLA'dan bahsetmezsek haksizlik yapmis oluruz. RADYOMOLA 21Subat 2005 Tarihinden bu yana sesini Edirne ve cevresine ve internetten de dunyaya ulastiran kaliteli yayinlara imza atmis ve bu yolda ilerleyen bir radyo istasyonu... Edirne'de ulusal yayin yapan bicok radyonun yayinlari olmasina ragmen Edirne halki kendi radyolarina hep sahip cikmis ve RADYOMOLA da Edirne halkindan buyuk ilgi gormus olan radyolardan biri... Trakya Universitesi'nin Edirne'de barindirdigi genc nufusta, kentte radyolara olan ilgiyi artiriyor. Ogrencilerin yaninda esnaf ve trafikteki arac suruculeri de radyolara ilgi gosteren dinleyici siralamasinda en onlerde yeralmakta... Son olarak su gozlemimizi aktarmakta fayda var, buradaki yerel radyolarin, Edirne'de vericisi bulunan ulusal radyolardan hicte asagi kalir bir taraflari kalmamis. Bu da Trakya radyoculugunun hangi noktalara geldigi konusunda bize bir fikir vermekte... Ulusal radyolara nazaran, parasal ve eleman sikintilarina ve yetersizliklerine ragmen, Turkiye'de ileriki donemlerde yerel radyolarin daha da guzel isleri basaracaginin mujdesini veriyor bu radyolar yaptiklari kaliteli yayinlarla... Bizlere de bu yolda, onlara ustun basarilar dilemenin yaninda yerel radyolara her zaman sahip cikmak ve her turlu destegi vermek kaliyor dinleyiciler olarak... Aramizdan cikan insanlara destek verelim, yerel radyolarin ilerlemesine katki saglayalim, unutmamak gerekir ki; bir ulusal radyoda is ilani yada hasta yakininiz icin acil kan ilani veremezsiniz kolay kolay ama yerel radyolar her zaman bizim yanibasimizda ve bize yardimci olmaya hazir beklemekte bir telefon uzakliginda... Edirne'de gecen guzel bir gun sonunda tekrar geldigimiz yere geri donmek uzere yola cikiyoruz, bakalim siradaki il yada ilcemiz neresi olacak! ALPAYCA-2008
Haber: Alpay Tuncelli
Sariodalar-2008
13.01.2008